9 Ekim 2008 Perşembe

Tanırız iyi çocuktur...

ISPARTA´da ağabeyi İbrahim Uçar ile müteahhitlik firmalarına taşeronluk yapan Salih Uçar, satılığa çıkardığı otomobiline talip olan Caner Altan ile buluşup satışı yapmak için gittiği Eğirdir İlçesi´nde 2 ay önce ortadan kayboldu.

Olayla ilgili olarak yakalanan Caner Altan, üniversite öğrencisi sevgilisi Filiz Yamaç ve Altan´ın eski arkadaşı olan Şemdinli sanığı uzman çavuş Tanju Çavuş, kayıp taşeronun öldürüldüğünü belirtip suçu birbirinin üzerine attı. Tasarlayarak adam öldürme suçundan tutuklanan zanlılar cesedin yerini söylemediği için Eğirdir ile Barla beldesi arasında emniyet güçleri karış karış ceset arıyor. Isparta Valisi Şemsettin Uzun, İzmir´den izci köpekleri olan bir polis timinin aramalara katılmak üzere yola çıktığını söyledi.

Aslen Vanlı olan evli ve 4 çocuk babası 44 yaşındaki Salih Uçar ile ağabeyi İbrahim Uçar, 10 yıl önce Isparta´ya taşındı. Ağabeyi ile birlikte inşaat şirketlerine taşeronluk yapan Salih Uçar, geçen Mart ayında 07 CST 45 plakalı otomobilini üzerine satılık ilanı yapıştırarak satışa çıkardı.

Kendisini futbolcu olarak tanıtan Caner Altan, Uçar´ı arayarak araca talip oldu. Otomobile 17 bin YTL isteyen Uçar ile pazarlık yapan Caner Altan, Eğirdir İlçesi´nde buluşmak için randevu verdi. Bunun üzerine ağabey İbrahim Uçar, ``Hiç böyle araba satışı duymadım. Sen niye arabayı alıp gidiyorsun. Alıcı gelir teslim alır'' diye karşı çıktı. Ancak Caner Altan´ın iyi bir insan olduğunu düşünen Salih Uçar ağabeyini dinlemedi.

``Futbolcu olduğuna göre arabayı alacak parası vardır. Gidip bakarım eğer parayı hazırlamamışsa biner arabama dönerim'' dedi. 26 Mart 2008´de satılık otomobiliyle Eğirdir´e giden Salih Uçar aradan saatler geçmesine rağmen dönmeyince ağabeyi İbrahim Uçar, saat 16.00 sıralarında cep telefonundan aradı. Uçar, kardeşine ulaşamayınca bu kez Caner Altan´ı cep telefonundan aradı. Caner Altan, endişeli ağabeye, Salih Uçar´ın arabayı satmaktan vazgeçip kendisinden ayrıldığını söyledi. Kardeşinin dönmemesi üzerine İbrahim Uçar, 27 Mart´ta Isparta Halıkent Polis Merkezi ile Eğirdir İlçe Emniyet Müdürlüğü´ne başvurarak kardeşinin hayatından endişe ettiğini bildirdi. Polis bir yandan Salih Uçar´ı ararken diğer yandan da Isparta ve Eğirdir´de izine rastlanmayan otomobilini araştırdı.

1 Nisan´da otomobilin Aydın´ın Söke İlçesi´nde olduğu belirlendi. Kayıp taşeronun aracını kullanan Caner Altan ile yanında bulunan Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi´nde öğrenci olan sevgilisi Filiz Yamaç gözaltına alındı. Ertesi gün Eğirdir´e getirilen zanlılar ifadeleri alındıktan sonra savcılık tarafından serbest bırakıldı. Ancak savcılığın talimatıyla Caner Altan ve Filiz Yamaç´ın cep telefonu kayıtları incelemeye alındı. Altan ve Yamaç´ın çok sık olarak Erol K. ile görüştüğü belirlendi. Caner Altan Eğirdir´de, Filiz Yamaç ve Erol K. ise Söke´de yeniden gözaltına alındı. Caner Altan, Salih Uçar ile 26 Mart´ta Eğirdir´de bir kafede buluştuklarını ve aracını satın alıp karşılığında bir kese içinde 150 sikke altın verdiğini söyledi. Kırşehirli olan Altan, satıştan sonra hemşehrisi olduğunu ve eskiden beri tanıdığını belirttiği Eğirdir Dağ Komando Okulu´nda uzman çavuş olarak görev yapan Tanju Çavuş´u arayıp görüştüğünü söyledi. 3 yıl önce Şemdinli´de Umut Kitabevi´nin bombalanmasından sonra inceleme yapan heyetin üzerine ateş açmakla suçlanarak yargılanan Tanju Çavuş´un, elinde eski sikkeler olan Salih Uçar´ı emniyet güçlerine yakalatacağını söyleyerek üzerinde resmi kıyafetle kafeye geldiğini iddia eden Caner Altan, ikisini orada bırakıp ayrıldığını ve Uçar´ı bir daha görmediğini söyledi.

Bunun üzerine Uzman Çavuş Tanju Çavuş, Eğirdir Cumhuriyet Savcısı´nın talimatıyla gözaltına alındı. Çelişkili ifadeler veren zanlılar, Salih Uçar´ın öldürülmüş olabileceğini belirterek suçu birbirinin üzerine attı. Tanju Çavuş´un ifadesinde cesedin Eğirdir ile Barla Beldesi arasındaki araziye gömülmüş olabileceğini söylemesi üzerine güvenlik güçleri arama başlattı. Caner Altan ve Filiz Yamaç 19 Mayıs´ta, Tanju Çavuş ise 21 Mart´ta tasarlayarak adam öldürmek suçlamasıyla tutuklanarak Isparta Kapalı Cezaevi´ne gönderildi. Erol K. ise serbest bırakıldı. Isparta Valisi Şemsettin Uzun, Salih Uçar´ın cesedinin bulunabilmesi için izci köpeklerle birlikte bir polis timinin yola çıktığını söyledi.

Salih Uçar´ın erkek kardeşleri, Eğirdir´e gelerek kardeşlerinin cesedinin bulunmasını beklemeye başladı. Ağabeyi Raşit Uçar, ``Kardeşimin nüfus cüzdanını da almışlar. Demek ki gidip noterde sahte satış işlemi yapacaklardı. Ama arabanın devrini alamamışlar. Bir araba için bir insanın canına nasıl kıyılır anlamıyorum'' dedi. Salih Uçar´ın kardeşi Cevdet Uçar ise ``Bizde cenaze çok önemlidir, bir mezarı olması çok önemlidir. 2 aydır ölüp ölüp diriliyoruz, işkence çekiyoruz. Kandeşimizin cenazesinin bulunmasını istiyoruz'' dedi.

ŞEMDİNLİ'DE NELER YAŞANMIŞTI


Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde 1 Kasım 2005 günü bir otomobilde meydana gelen patlamada, 23 kişi yaralanmış, 67 ev ve işyeri ağır hasar görmüştü. Şemdinli'de olayların başlaması ise 9 Kasım günü yaşandı. Eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi'ne el bombası atılmış, patlamada Mehmet Zahir Korkmaz isimli bir vatandaş ölmüştü. Patlamanın ardından toplanan halk bombayı attıklarını ileri sürdükleri astsubaylar Ali Kaya ile Özcan İldeniz'i yakalayıp güvenlik güçlerine teslim etmişti. Aynı gün astsubaylara ait araçta inceleme yapan heyetin üzerine ateş açılmış, bu ateş sırasında Ali Yılmaz hayatını kaybetmiş ve 5 kişi de yaralanmıştı. Ateş açtığı iddia edilen uzman çavuş Tanju Çavuş ile kitabevine bomba attığı iddia edilen eski PKK itirafçısı Veysel Ateş, 12 Kasım günü tutuklanıp cezaevine konulmuş, 18 Ocak 2006 tarihinde ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=758053





Yavru Susurluk

Susurluk Davası hükümlüsü 17 sanığın ‘Suç işlemek için örgüt kurdukları ve örgüte üye oldukları’ iddiasıyla yargılandıkları davada 1,5 ile 45,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

SUSURLUK Davası hükümlülerinden, eski polis memurları Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça’nın da aralarında bulunduğu 17 sanığın, ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurdukları ve örgüte üye oldukları’’ iddiasıyla yargılandıkları davada 1,5 ile 45,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları istendi. 14. Ağır Ceza’daki duruşmaya, tutuklu sanıklar Bandırmalıoğlu, Aykut Kutlubay, Hızır Pehlivan ve Ali Şahin Ceyhan katılırken diğer sanıklar gelmedi.

YELTİK KAÇIRILIP DARP EDİLDİ

BANDIRMALIOĞLU’NUN
‘Susurluk Davası’’nda, ‘Örgüt üyesi olmak’’tan yargılandığı ve polislikten ihraç edildiği belirtilen mütalaada, yine polislikten ihraç edilen Ekrem Yeltik’in ise ‘Yüksekova Çetesi’’ kapsamında kaçakçılıktan tutuklandığı ve cezaevinde Bandırmalıoğlu ile tanıştığı bildirildi. Mütalaada, tahliye sonrası Bandırmalıoğlu’nun 12 bin 500 YTL’lik çeki Yeltik’e gönderdiği, Yeltik’in de çeki başkasına verdiği anlatıldı. Bandırmalıoğlu’nun elebaşılığında bir araya gelen sanıkların Yeltik’i 2007’de kaçırıp Tuzla’da bir evde darp ettikleri vurgulandı. Mütalaada, sanıklardan Bandırmalıoğlu’nun, ‘Suç işlemek için örgüt kurmak ve yönetmek’, ‘Gasp’ ve ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ suçlarından 19 yıldan 45,5 yıla kadar hapsi istendi.

AKÇAN’A 1,5-4,5 YIL ARASI HAPİS

DİĞER
sanıklar Mahmut İbrahimiye, Ali S. Ceyhan, Aykut Kutlubay, Hızır Pehlivan, Rıza Korkmaz, Faruk Şenal, Avni Topbaş, Levent Ceylan ve Musa Uçan’ın, 2,5 yıldan 44 yıla kadar hapis istenirken, Ayhan Akça ve 7 sanığın da 1,5 ile 4,5’ar yıl arasında hapisleri öngörüldü. Mahkeme duruşmayı erteledi. Öte yandan Sakarya Akyazı TEM Otoyolu’nda, içinde bir el bombası, bixi, kalaşnikof ve uçaksavar silahlarına ait mermiler olan poşet bulundu.

Kaynak: http://www.stargazete.com/guncel/-susurluk-un-yavrusu-134617.htm



devlet nedir?

Altı askere işkence yapmak, bir askeri öldürmekten yargılanan 30 askerin davasında şikayetçi Tonuk yaşadığı dehşet verici işkenceyi ayrıntılarıyla anlattı


ADANA 6’ncı Kolordu Komutanlığı Askeri Cezaevi’nde mahkum kıyafeti giymediği gerekçesiyle 20 yaşındaki er Murat Polat’ı işkenceyle öldürüp 6 askere de işkence yaptıkları iddiasıyla ömür boyu ve 15 yıla kadar hapisleri istenen biri yarbay, 4’ü başçavuş ve çoğu terhis olmuş asker toplam 30 askerin yargılanmasına devam edildi. Şikayetçilerden 27 yaşındaki Hasan Motu, cezaevinde işkenceye maruz kaldığını, çırılçıplak soyup kendisine cinsel tacizde bulunduklarını öne sürdü.
27 Temmuz 2005’te mahkum kıyafeti giymediği gerekçesiyle askeri cezaevinde işkence sonucu Er Murat Polat’ın öldürülmesi, 6 mahkum askere de işkence yapılmasıyla ilgili Adana 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada tanıklar dinlendi. Duruşmaya davanın tek tutuklu sanığı Hüseyin Güldaşı ile tutuksuz Ramazan Güvercin katıldı. Diğer sanıkların avukatları ile işkenceyle öldürülen Er Polat’ın annesi Gülşen ve babası Kenan Polat’ın da katıldığı duruşmada işkence mağduru Hasan Motu dinlendi. Asker firarisi olarak geldiği cezaevinde üzerindeki tüm giysilerin çıkarılıp, dövüldüğünü ardından cinsel tacize uğradığını iddia eden Motu, şunları söyledi:
“Cezaevine geldiğimde üzerimdeki tüm giysileri çıkardılar. Külotum kalmıştı. Çıkarmak istemeyince Mevlüt ‘terhis olan asker Mevlüt Koçyiğit’ copla boynuma, kafama vurdu. Çırılçıplak yere çöktürdüler. Elimi yere koydurup parmağımın etrafımda dönmemi istediler. Mevlüt, bana cinsel tacizde bulundu, kaçtım. Oktay başçavuş (Oktay Ayçakmak) şınav çekerken üzerime çıktı. Şikayet edeceğimi söyleyince sırtımı duvara yaslatıp çömeltti, attığı dayaktan her yerim morardı. Tahliye olacağım zaman Mustafa yarbay (Cezaevi eski müdürü Yarbay Mustafa Soğukpınar) ‘Burada yaşadıklarını kimseye anlatmayacaksın. Bunun 5 yıldan 15 yıla kadar cezası var. Anlatırsan karşıma çıkarsın’ dedi. Dile kızgın tel batırma olayını duydum.”
2002- 2004 yılları arasında askeri cezaevinde tutuklu ve hükümlü olarak kalan 32 yaşındaki Hasan Özcan ise cezaevine yeni gelip kabadayı tavırları gösterenler ile mahkum kıyafeti giymeyenlerin dövüldüğünü söyledi.
Şikayetçi yakınlarından Gülşen ve Kenan Polat çifti tutuksuz sanıkların tutuklanıp en ağır cezaya çarptırılmalarını istedi.
Duruşma eksik belgelerin tamamlanması ve dinlenmeyen tanıkların dinlenmesi için ertelendi.
Er Polat’ı işkenceyle öldürdüğü iddia edilen tutuklu Hüseyin Güldaşı, daha önceki savunmalarında çok pişman olduğunu belirterek, “Murat’a giymesi için elbiseler verdim. ‘Ben bu elbiseleri giymem. Bana kimse giydiremez’ dedi. Biz de giymesi gerektiğini söyledik. Bu sırada Ramazan, Murat ile birlikte getirilen Ahmet Sambur’a iki tokat vurdu. Bunun üzerine Murat bize saldırmaya başladı. Cama fırladı, sandalye ve yumrukla camı kırmaya çalıştı. Bu sırada odada bulunan diğer gardiyanlarla ben Murat’a copla vurduk. Tekme ya da sopayla vurmadım. Murat’ı camdan çektiğimde kendisini dolaba vurdum. Diğer sanıklar neden beni suçluyor bilmiyorum” demişti.
Adana 1’inci Sınıf Cezaevi eski Müdürü tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Soğukpınar ise, cezaevini yönergeler doğrultusunda yönettiğini belirtirken, “Benim verdiğim emir cezaevinde isyan çıktığında veya cezaevi idaresine karşı gelindiğinde zor kullanılarak etkisiz hale getirilmesidir. Çırılçıplak soyup çök kalk talimatı vermedim” diyerek kendini savunmuştu. Diğer sanıklar ise suçlamayı kabul etmemişti. (dha)

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=900585&Date=28.09.2008&CategoryID=77







Aktütün'e yok golf sahalarına var!

Genelkurmay, Aktütün karakolunun maddi yetersizlikler yüzünden taşınamadığı açıklanırken, her biri en az 500 bin YTL'ye mal olan 9 adet golf sahasına milyonlarca dolar harcanması dikkat çekti.

17 Mehmetçiğin Şemdinli'ye bağlı Aktütün karakolunda şehit düştüğü dakikalarda, hava kuvvetleri komutanı Aydoğan Babaoğlu böyle görüntülenmişti. Antalya'da golf oynayan Babaoğlu'nun yanında Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay da vardı.

9 üsse golf sahası

Golf tartışmaları yeni bir boyut kazandı. Genelkurmay ikinci başkanı aktütün karakolunun maddi imkansızlıklar nedeniyle taşınamadığını açıklamıştı. Ancak karakolu taşımaya ödenek bulunamazken, hava kuvvetlerine bağlı 9 Jet üssüne ve Hava Harp Okuluna golf sahası yaptırıldığı ortaya çıktı.

Golf sahaları para yutuyor.

Avrupa'da sosyete sporu olarak tanımlanan golf, dünyanın en pahalı sporu. Uzmanlara göre bir golf sahasının maliyeti arazi hariç ortalama 6 ile 10 milyon dolar arasında değişiyor. Sahanın bakımı da yüzbinlerce dolar..

9 golf sahasına harcanan para onlarca milyon dolar.
Aktütün Karakolunun taşınması ve saldırılara karşı güvenli bir bina yapılabilmesi için gerekli para ise TOKİ'nin hesaplarıyla sadece
1 milyon dolar.


Kaynak: http://www.haber7.com/haber/20081010/Aktutune-yok-golf-sahalarina-var.php